DTO AB MAYIS AYI BÜLTENI HK.

DTO AB Bülteni Mayıs 2011 Türkiye Avrupa Konseyi Başkanlığını Devretti Türkiye’nin Avrupa Konseyi Bakanlar Konseyi’nde altı aylık geçici başkanlık dönemi 11 Mayıs 2011 tarihinde sona erdi. Türkiye 10 Kasım 2010’da devraldığı görevi gelecek dönem başkanı Ukrayna’ya teslim etti. Devir teslim, 10-11 Mayıs tarihlerinde İstanbul’daki Çırağan Palace Kempinski Oteli’nde düzenlenen tören ile gerçekleştirildi. Konsey üyesi 47 üye ve beş gözlemci ülkenin katıldığı toplantıda Konsey’in ileriye dönük hedeflerine ilişkin imzalanması öngörülen İstanbul Bildirisi, Rusya ve Gürcistan arasındaki anlaşmazlık nedeni ile gerçekleştirilemezken, Türkiye ve Ukrayna Eş başkanları ortak bir açıklama yayımladı. Konseyin Bakanlar Komitesi’nde aynı zamanda Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun inisiyatifi ile oluşturulan Seçkin Kişiler Grubu tarafından hazırlanan “21. yüzyıl Avrupasında birlikte yaşamayı geliştirme ve hoşgörüsüzlük ve ayrımcılıkla mücadeleye yönelik saptama ve tavsiyeleri” içeren rapor ele alındı. İstanbul toplantısı kapsamında, Türkiye’nin de aralarında yer aldığı 13 ülke ayrıca “Kadına Karşı ve Ev İçi Şiddetle Mücadele ve Bunun Önlenmesi Sözleşmesi’ni” imzaladı. 49. Türkiye-AB Ortaklık Konseyi gerçekleştirildi AB-Türkiye 49. Ortaklık Konseyi toplantısı 19 Nisan tarihinde gerçekleştirildi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AB Dönem Başkanlığı’nı yürüten Macaristan’ın Dış İşleri Bakanı János Martonyi ve Genişlemeden sorumlu Avrupa Komisyonu Üyesi Stefan Füle’nin katıldığı toplantıda, Türkiye’nin AB katılım süreci değerlendirildi. AB, Konsey’in 14 Aralık 2010 tarihinde aldığı kararlar gereğince, politik engel bulunmayan ve açılış kriterleri belirlenmiş müzakere başlıklarında Türkiye’nin başlığın açılması için gerekleri yerine getirmesini istedi. Türkiye’yi özellikle Rekabet ve Sosyal Politika fasıllarının açılış kriterlerini yerine getirmeye davet eden AB tarafı, müzakerelerin hızının Türkiye’nin katılım gereklerini yerine getirmesine bağlı olduğunu not etti. AB, Türkiye’nin Ortaklık Anlaşması ve Gümrük Birliği Anlaşması’ndan doğan bazı yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve bu konularda daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin AB katılım sürecinde bugüne kadar 35 başlıktan 13 başlık müzakerelere açılırken bir başlık geçici olarak kapatıldı. Türkiye’nin Ankara Anlaşması Ek Protokolü’ne ilişkin bazı yükümlülükleri yerine getirmemesi ve deniz ve hava limanlarını GKRY’ye açmamasından dolayı AB, sekiz başlığı askıya aldı. Bununla birlikte, Fransa ve GKRY’nin politik engellemeleri sebebi ile ayrıca 10 başlık halihazırda açılamıyor. Danimarka Schengen Anlaşması’nı ihlal etti Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde devam eden siyasi ayaklanmalar dolayısı ise Avrupa’ya kaçan göçmenler, AB’nin serbest dolaşım politikasına darbe vurdu. Kaçak göçmenlerin AB’ye girişini engellemek üzere İtalya ve Fransa arasında başlayan rahatsızlık, diğer AB ülkelerine de sıçradı. Son olarak, Danimarka, suç oranının artması ve kaçakçılığın engellenmesi gerekçesi ile Almanya ve İsveç ile olan sınırlarında özellikle yük taşıyan araçlara yönelik gümrük kontrollerini yeniden başlatacağını açıkladı. Serbest dolaşım hakkı ve Schengen Antlaşması’nın AB’nin kazanımları olduğunu vurgulayan bazı AB bakanları Danimarka’yı eleştirirken, bazı ülkeler kişilerin ve malların serbest dolaşımının engellenmemesi çerçevesinde uygulamaya karşı olmadıklarını belirtti. Konuyu 12 Mayıs tarihli toplantıda ele alan AB İçişleri Bakanları, bu konuda ortak hareket edilmesi gerektiğini savunarak, gerektiği zamanlarda Schengen’in kısıtlanması ve Üye Devletler arasında sınır kontrollerinin yapılmasını prensipte onayladı. Avrupa Komisyonu, bu tarz bireysel kısıtlamaların diğer ülkelerin de politikalarını etkilemesinden ve Schengen ilkelerinin zarar görmesinden endişe ediyor. Komisyon Danimarka’ya karşı soruşturma başlattı. Portekiz, mali kurtarma planında anlaşmaya vardı AB’de halen kuvvetle hissedilen küresel ekonomik ve mali krizin etkileri ve bütçe açığı sebebi ile uluslararası borçlanmaya gidecek ülkeler arasına Yunanistan ve İrlanda’dan sonra Portekiz de katıldı. Portekiz, Mayıs ayı başında Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ile 78 milyar Euro (115 milyar Dolar) tutarındaki mali yardım paketi için anlaştı. Varılan anlaşmaya göre; Portekiz gelecek üç yıl boyunca sert tedbirler içeren bir tasarruf programını yürürlüğe koyacak. Bütçe açığının 2013 yılına kadar %3 düşürülmesi, kamuda maaşların dondurulması ve personel sayısının gelecek iki yıl boyunca yüzde bir azaltılması alınacak tedbirler arasında yer alıyor. IMF’nin 26 milyon Euro katkı yapacağı ekonomik program sonucu Portekiz ekonomisinde gelecek iki yıl durgunluk bekleniyor. Portekiz tasarruf programı, AB mali bakanlarının bu hafta yapacağı toplantıda onaylanması sonrasında uygulamaya konacak. AB, Yunanistan’ın kurtarma programındaki performansından memnun değil Avrupa’da devam eden mali krize ilişkin olarak, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF); Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’deki bütçe açığının, Euro Bölgesi’nin çekirdek ülkeleri ile gelişmekte olan ülkelere yayılma riskinin halen bulunduğunu açıklaması AB’de gerginlik yarattı. Yunanistan’ın bütçe performansını değerlendirmek üzere Atina’da bulunan AB ve IMF yetkilileri, kurtarma planında öngörülen bütçe gelir hedeflerinin, mevcut koşullarda 2012 yılında karşılanmasının mümkün görünmediğini belirtiyor. Yunanistan’ın mevcut borç krizinden çıkabilmesi için daha önceden anlaşmaya varılan 110 milyar Euro’luk uluslararası kurtarma fonuna ilave olarak 60 milyar Euro’luk bir yardım paketine ihtiyaç bulunduğu söyleniyor. Bu kapsamda, Yunanistan’ın uluslararası piyasadan yeniden borç istemesi ya da mevcut borçları yeniden yapılandırması gerekiyor. Bazı AB yetkilileri ve uzmanlar, ülkede son alınan kemer sıkma politikalarının ardından borçların yeniden yapılandırılmasının ekonomi için tehdit oluşturacağı uyarısında bulunuyor. Almanya, Yunanistan’ın bütçe ve yapısal sorunlarını çözmek adına net ve zorlu koşulları kabul etmesi halinde daha fazla mali yardım sağlanabileceğini açıkladı. İrlanda’nın mali yardım programı değerlendiriliyor Ekonomik krizden derin yara alan bir diğer AB ülkesi olan İrlanda’ya yapılan yardım programında da yeni düzenlemelere gidilmesi gerektiği, AB’de Nisan ayında gerçekleştirilen banka stres testi sonucu açığa çıkmıştı. Testin sonuçları, ülkedeki bankaların kurtarılması için 25 Milyar Euro ek borçlanmaya ihtiyaç olduğunu ortaya koymuştu. Bununla birlikte, İrlanda’nın kemer sıkma politikasında taviz vermemesi ve kurumsal vergileri yükseltmemesi halinde, AB üye devletlerinin ülkenin öngörüldüğü gibi borç faizini %1 oranında düşürmesi beklenmiyor. İrlanda yardım programı, AB ekonomi ve finans bakanlarının bu haftaki toplantısında ele alınacak bir diğer gündem maddesini oluşturuyor. AB Denizcilik Çalışma Konvansiyonu’nun uygulanmasını danışıyor Avrupa Birliği (AB), yılın ikinci yarısında yayınlamayı düşündüğü “Denizcilik Sosyal Paketi” çerçevesinde, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Denizcilik Çalışma Konvansiyonu’nun (MLC) AB hukukuna aktarılmasına ilişkin bir kamu istişare süreci başlattı. İstişare, MLC’nin bazı hükümlerinin AB hukukuna uygun olarak uygulanması ve ilgili AB Yönergesinin yürürlüğe konması çerçevesinde paydaşların görüşlerinin alınmasını amaçlıyor. Avrupa Topluluğu Gemi Sahipleri Birliği (ECSA) ve Avrupa Ulaştırma Çalışanları Federasyonu (ETF) arasında 2006 tarihli MLC hakkında varılan Anlaşmanın uygulanması AB düzeyinde 2009/13/AT sayılı Yönerge ile düzenleniyor. Avrupa Komisyonu, istişare sonucunda geri dönüşler çerçevesinde alınacak farklı önlemlere yönelik gerekli etki değerlendirmelerini gerçekleştirecek. AB’deki genel talep ise AB limanlarına uğrayan her gemiye, bayrak ülkesinden bağımsız olarak, 2009/13/AT sayılı Yönergenin uygulanması ve uygunluk kontrolü için bir mekanizmanın tesis edilmesi yönünde. Komisyon, istişare anketinde; • Bayrak devleti gereklerine uyum hakkında 2009/21/AT sayılı Yönergede, MLC’nin yürütme hükümleri uyarınca değişiklik yapılması, • Liman devlet kontrolü hakkında 2009/16/AT sayılı Yönergede, MLC’nin yürütme hükümleri uyarınca değişiklik yapılması, • Gemi denetimi, denetim kurumları ve denizcilik idarelerinin ilgili faaliyetleri hakkında 2009/15/AT sayılı Yönergede, MLC uyarınca, gemilerin akredite organizasyonlar tarafından sertifikalandırılmasına ilişkin değişiklikler konusunda paydaşlardan bilgi ve görüş talebinde bulunmaktadır. Kamu istişaresi, 14 Haziran 2011 tarihine kadar devam edecektir. Komisyon, “Denizcilik Sosyal Paketi” kapsamında aynı zamanda AB denizcilik sektörüne işçi sağlayan ülkelerin sorumluluklarına ilişkin ayrı bir teklif sunmayı ve Eğitim, Sertifikalandırma ve Vardiya Konvansiyonu’nun (STCW) AB hukukuna aktarılmasına ilişkin bir öneri getirmeyi öngörüyor. ESPO Avrupa Liman Yönetişimi Raporu Avrupa Deniz Limanları Organizasyonu (ESPO) tarafından, 2010 yılında güncellenen beşinci Avrupa Limanları Yönetişim Raporu, AB’deki limanların zaman içerisinde modernleştiğini fakat kalkınmada halen kıtanın kuzeyi ve güneyi arasında büyük farklılıkların bulunduğunu kaydediyor. Rapora göre; • Birçok AB limanında, liman işletmecisi, mülk sahibi ve düzenleyici işlevi görmektedir. • Birleşik Krallık’taki limanlar ve Avrupa Kıtası’nda birkaç küçük ölçekli sanayi limanı haricinde liman işletmelerinin çoğunluğu kamuya aittir. Birleşik Krallık ve İrlanda’da daha fazla limanın özelleştirilmesi öngörülmektedir. • Yatırım ve personel gereklerine rağmen, birçok liman otoritesinin gelirler üzerinde tam kontrolü bulunmamakta ve otoritelerin mali özerkliği bulunmamaktadır. • Limanların yönetişimi arasında farklılık bölgesel konumlara göre değişmektedir. • Güney Avrupa’da yer alan liman otoriteleri, Kuzey’deki limanlara göre sınırlı mali ve işlevsel özerkliğe sahiptir. EPSO tarafından hazırlanan Avrupa Liman Yönetişim Raporu http://www.espo.be/images/stories/Publications/studies_reports_surveys/espofactfindingreport2010.pdf adresinde yer almaktadır. Denizcilik Sanayi, MARPOL’un maliyeti konusunda uyarıyor AB’de denizcilik sektöründe faaliyet gösteren işletmeler, uzak bölgelere yönelik taşımacılığa ilişkin Nisan ayında gerçekleştirilen toplantıda, deniz kirliliğinin azaltılmasına ilişkin Avrupa Birliği (AB) düzenlemelerinin olası maliyetlerine karşı uyarıda bulundu. Sektör, 1 Nisan 2015 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülen Uluslararası Denizcilik Örgütü MARPOL Konvansiyonu’nun VI. Eki’nin uygulanması çerçevesinde endişe duyuyor. MARPOL Konvansiyonu’nun VI. Eki, Kuzey Denizi’nden Baltık Denizi’ne kadar olan düşük sülfür bölgesinde (SECA bölgesi), tüm gemilerin düşük sülfür içerikli yakıt kullanmasını düzenlemektedir. Toplantıda konuşan Brittany Gemicilik Başkanı Jean-Marc Roué, daha temiz yakıt kullanımının bölgede taşımacılık yapan gemi sahiplerinin yakıt maliyetlerinde %40 ila %60 oranında artışa neden olacağını belirterek, dizel dışındaki mevcut yakıtlardaki sülfürün gereken oranı sağlamadığını vurgulamıştır. Söz konusu düzenlemenin, gemi inşa sektöründe dizel veya LPG’li gemi yapımını teşvik edeceğini ifade eden Roué, bununla birlikte gemi sahiplerinin ilk yatırımlarını henüz tazmin edemediğini belirtmiştir. Aynı zamanda Avrupa’da çok az sayıda LPG dolum imkanı sağlayan liman bulunduğuna işaret eden Roué, düşük sülfürlü yakıta geçişin birçok gemi sahibi şirketini olumsuz etkileneceğini savunmuştur. INTERTANKO’nun AB Denizcilik Politikası Raporu Bağımsız Tanker Sahipleri Uluslararası Birliği INTERTANKO Koordinatörü Kristian Fuglesang, Avrupa Birliği (AB) gemicilik politikasındaki son gelişmeler ve mevcut durumu değerlendiren bir rapor hazırladı. Fuglesang tarafından hazırlanan raporda; INTERTANKO’nun Brüksel’de daha çok denizcilik emniyeti üzerine yoğunlaşan faaliyetlerinin, son on yıl içerisinde çevre ve enerji alanına kaydığının gözlemlendiği belirtiliyor. Üye Devletler tarafından uygulanmakta olan AB 3. Denizcilik Güvenlik Paketi’ne Avrupa Parlamentosu ve Konsey’in daha az müdahil olduğunu belirten Fuglesang, raporda AB’de son dönemde yayımlanan Taşımacılık Beyaz Kitabı’na da değiniyor. Denizcilik faaliyetlerine ilişkin AB Beyaz Kitabındaki önerilerin INTERTANKO politikalarına aykırı olmadığını fakat bazı konulara sektör tarafından ekstra önem verilmesi gerektiği salık veriliyor. Avrupa Komisyonu’nun, gemi taşımacılığından kaynaklanan sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik sürekli uyarılarına ve IMO bünyesinde 2011 Aralık’a kadar bir sonuç elde edilemezse AB’de bu konuda bölgesel düzenlemeler getirileceğine değinen rapor, konunun sektör için önemini vurguluyor. Fuglesang; korsan eylemler, limanlar, devlet yardımları, rekabet ve sosyal konuların AB denizcilik politikasında önemli bir yer edinmeye devam edeceğini açıkladığı raporunda, ön kargo bildirimleri konusunda AB’ye tanınan süre kapsamında herhangi bir ceza bildiriminin bilgileri dahilinde bulunmadığını ekliyor. INTERTANKO’da AB Koordinatörü görevini gelecek dönem Kathi Stanzel üstlenmektedir. CPMR denizcilik alanında kalkınma için kamu yardımını destekliyor Avrupa Kıyı Bölgeleri Konferansı (CPMR), AB’nin geçen ay yayımlanan taşımacılığa ilişkin Beyaz Kitabı ve Trans-Avrupa Ağları’nın (TEN-T) gözden geçirilmesine ilişkin düzenlediği toplantıda, kıyı bölgelerin erişilebilirliğinin arttırılmasına yönelik önerileri ele aldı. Toplantıda, finansman önlemlerinin en ücra bölgeleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi, kısa mesafeli deniz taşımacılığı ve nehir taşımacılığında kabotajın göz önünde bulundurulması ve yeni deniz bağlantıları oluşturulması için kamu yardımlarından faydalanılması için alınabilecek tedbirler görüşüldü. CPMR, AB’de deniz taşımacılığının daha eşitlikçi bir yapıda gelişim göstermesi ve sektörün genel ihtiyaçlarının karşılanması adına oyuncuların mali risklerinin azaltılmasına yönelik mali teşviklerin sağlanmasını istiyor. Aynı zamanda, adaları da içine alacak şekilde çok merkezli ve dengeli bir Avrupa liman mekanizmasının geliştirilmesini ve yeni denizcilik yollarının açılması için kamu desteklerinden faydalanılmasını öneriyor. Liman Hizmetleri Politikası Hakkında Gelişmeler Avrupa Kıyı Bölgeleri Konferansı’nın (CPMR) Nisan ayındaki toplantısına katılan Avrupa Topluluğu Gemi Sahipleri Birliği’nin (ECSA) Başkanı Alfons Guinier, kılavuz seyri, geminin yedeğe çekilmesi ve yükleme boşaltma faaliyetleri başta olmak üzere AB liman hizmetleri politikasının güvenlik açısından gözden geçirilmesi gerektiğini açıkladı. Guinier, söz konusu hizmetlerin amacına ve aslına uygun bir şekilde yapılması gerektiğini, zira bazı liman devletlerinin söz konusu hizmetleri limana çekilmiş gemilere zorunlu olarak uygulamaya çalıştıklarının altını çizdi. Avrupa Komisyonu, liman hizmetleri politikası hususunda önemli Avrupa limanlarının asgari hizmet gereklerini yerine getirmesini talep ediyor. Komisyon, gözden geçirilmiş OBP için önerilerini Temmuz ayında açıklıyor Avrupa Komisyonu, Ortak Balıkçılık Politikası’nın (OBP) 2015 yılına yönelik olarak gözden geçirilmesine ilişkin düzenleme önerilerini Temmuz ayında açıklamayı planlıyor. Söz konusu politika, Avrupa Birliği’nin (AB) 2002 yılında katıldığı Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde taahhüt ettiği sürdürülebilir en yüksek ürün ilkesine uygun olarak balık stoklarının yönetilmesine yardımcı olacak. Bu çerçevede, gözden geçirilmiş OBP’ye ilişkin taslakta Komisyon’un önemle ele alacağı konular şu şekilde sıralanmaktadır: • AB balıkçılık filosuna yönelik devlet yardımlarına son verilmesini, • Zorunlu bireysel ve transfer edilebilir kotaların belirlenmesi, • Yakalanan balıkların geri atılmasının yasaklanması, • Emeklilik yardımlarına son verilmesi, • Balıkçılık işletmelerine sağlanan mali yardım konusunda çapraz uyumun sağlanması, • Balık ürünleri fiyatlarına ilişkin olarak bir Avrupa gözlemci kurumunun tesis edilmesi, • Yönetim planları ve teknik tedbirlere ilişkin karar almanın bölgeselleştirilmesi. Balıkçılık Kontrol Sistemi ile ilgili Uygulama Yönetmeliği yayınlandı AB Ortak Balıkçılık Politikası’na uyum çerçevesinde bir kontrol sistemi tesis edilmesine ilişkin 1224/2009 sayılı AB Yönetmeliğinin uygulanmasına ilişkin Yönetmelik 30 Nisan 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı. 404/2011 sayılı Komisyon Uygulama Yönetmeliği’ne göre; AB’de 12 metre ve üzeri uzunluktaki balıkçı gemileri elektronik kayıt defteri tutacak ve hobi balıkçılığı faaliyetleri Ortak Balıkçılık Politikası’na uyumlu şekilde yürütülecek. Aynı zamanda, Yönetmelik; balık ürünlerinin tartılmasının yetkililerce onaylanmasını, balıkçı gemilerinin kontrolü için denetim programlarının oluşturulmasını, AB müfettişleri tarafından yapılacak denetimleri, ihlallere karşı bir puanlama sisteminin tesis edilmesini, Avrupa Balıkçılık Fonu’ndan sağlanan mali yardımların Komisyon tarafından ödenmesi, askıya alınması veya iptal edilmesini ve çok yıllı planlar kapsamında balık stoklarına riayet edilmemesi halinde balık kotalarının azaltılmasına ilişkin kuralları düzenliyor. AB Kıyı Yönetimi Bölgeler Komitesi’nde görüşülecek Avrupa Komisyonu, Avrupa kıyılarında sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına yönelik AB eylemi hakkında önerilerin, Bölgeler Komitesi’nin 30 Mayıs tarihli toplantısında kamu ile paylaşılacağını açıkladı. Toplantıda, denizcilik alan planlaması ve bütünleştirilmiş kıyı bölgesi yönetimi hakkında halihazırda AB’de devam eden ve 20 Mayıs tarihine kadar sürecek kamu istişare süreci çerçevesinde fikir alışverişi gerçekleştirilecek. Artan kentleşme, turizm, iklim değişikliğinin etkileri gibi konular AB’de kıyı bölgelerinin en önemli sorunları arasında yer almakta ayrıca bu bölgelerde doğal alanlar tahrip edilmektedir. Kıyı erozyonu ve kaynakların tükenmesi gibi ciddi sorunlar baş göstermektedir. AB Üye Devletlerinin kıyı alanları için öngördüğü kalkınma planları arasındaki eşgüdüm eksikliği verimli yatırım kararları alınmasını engellemektedir. Avrupa Komisyonu denizcilik alan planlamasında şeffaflık, öngörülebilirlik, uyum ve istikrarı teşvik etmek için bugüne kadar bir yol haritası ve bir bildirim yayınladı. Komisyon, sahil ve plaj işletim ruhsatlandırmasına ilişkin İtalyan mevzuatını incelemeye aldı İtalya medyasında, ülkedeki sahil ve plajların yönetiminin, 90 yıllık sözleşmeler çerçevesinde özel şahıs veya işletmelere devredileceğine dair çıkan haberler, Avrupa Komisyonu’nun İtalya hükümetinden konu hakkında açıklama talep etmesine sebep olmuştu. Avrupa Komisyonu’nun İç Pazar ve Hizmetlerden sorumlu Üye Michel Barnier’in sözcüsü Chantal Hughes, İtalya basınına yansıyan bu haberin doğru olması halinde ülkenin Avrupa Birliği Tek Pazar ilkelerini çiğnemiş olacağını ifade etmişti. Bunun üzerine, İtalya’da sahil ve plajların yönetiminin ruhsatlandırılmasına ilişkin ilgili karar resmi gazetede yayımlanmadan İtalya, söz konusu denizcilik ruhsatlarına ve sahil ve plajların kullanım hakkına ilişkin süreyi 20 yıla indirdi. Yeni karara göre; 20 yıllık kullanım döneminin ardından İtalya’daki sahil ve planların işletmesi, tüm Avrupalı işletmecilere açık olacak bir ihale yöntemi ile ruhsatlandırılacak. Avrupa Komisyonu, daha önce İtalya’da söz konusu ruhsatların her altı yılda bir otomatik olarak yenilenmesini eleştirmiş ve ülkeye 2009 ve 2010 yıllarında bu hususta uyarı mektupları iletmişti. Komisyon, son gelişmeler ışığında yeniden düzenlenen ulusal mevzuatın, AB hukuku ile uyum olup olmadığını inceleyeceğini açıkladı. Komisyon, balıkçılık ile geçinen bölgeler hakkında rapor yayımladı Avrupa Komisyonu, balıkçılık ile geçinen bölgelerde çeşitli nedenlere bağlı olarak yaşanan değişimin sosyal ve ekonomik alana etkisine ilişkin bir rapor yayımladı. Raporun Komisyon’un Ortak Balıkçılık Politikası’na (OBP) ilişkin revizyon önerilerine katkıda bulunması bekleniyor. 24 bölgenin değerlendirildiği raporda kıyı bölgelerine yönelik olarak gerçekleştirilen son dönemdeki politika değişikliklerinin sektöre etkisi ve değişimde etkili olan diğer faktörlerin önemi ele alınmaktadır. Balıkçılık sektöründe önem arz eden türlerin miktarları ve değerlerinin halen optimal üreme potansiyellerinin altında olduğu belirtilmektedir. Rapora göre; balıkçılık alt sektörlerinden biri olan avlanmada istihdam oranı düşmektedir. Söz konusu rapor çerçevesinde ele alınan örneklerden bazılarında mevsimlere bağlı olarak balıkçılık tekneleri balıkçılık turizminde de kullanılmaktadır. Bunlarla birlikte son 7 ila 10 yıl arasında Birlik dahilinde sektöre yapılan kamu yatırımları söz konusu örnek bölgelerde yılda 50 milyon Euro’ya ulaşmış, bahse konu devlet yardımlarının yarısı filo desteklerinde kullanılmış, bazı bölgelerde yardımlar sadece işten çıkarılmalar için bazı bölgelerde ise geçici ara vermeler, modernizasyon, yapım ve işten çıkarmalar için verilmiştir. Söz konusu sübvansiyonların Akdeniz, Baltık Denizi ve Karadeniz’de, Kuzey Denizi ve Atlantik Bölgelerine göre daha yoğun olduğu gözlemlenmektedir. Ele alınan bölgelerde yaşanan değişimlerin sebepleri ise raporda, AB çevre ve stok yönetimi, AB’nin filo kapasitesinin azaltılması politikası ve balıkçılık kotaları, ekonomideki gelişmeler ve ticari balıkçılık yapan kişilerin mesleği bırakmaları şeklinde yorumlanmaktadır. AP balıkçılıkta yakıt sübvansiyonuna yeşil ışık yaktı Avrupa Parlamentosu (AP) 12 Mayıs tarihli Genel Kurul’da, Avrupa Komisyonu’na, balıkçıların üzerindeki ağır ekonomik yükü azaltacak acil önlemlerin alınması çağrısında bulundu. AP üyeleri yakıt fiyatlarındaki artış karşısında asgari yardım tavanının %100 arttırılmasını destekledi. 203 evet ve 27 çekimser olmak üzere 369 oy ile kabul edilen taslak kararda, Parlamenterler asgari yardım tavanının Üye Devletler tarafından üç yıl için işletme başına 30.000 Euro’dan 60.000 Euro’ya çıkarılmasını istedi. Kararda, ayrıca, AB balıkçılık bütçesinin sadece acil durumlarda kullanılması, ilk satış fiyatının arttırılmasına yönelik mekanizmaların oluşturulması ve sektör katma değerinin eşit dağıtımının sağlanması gerektiğinin altı çizildi. Komisyon’dan balıkçılığın yoğun olduğu kıyı bölgeleri ve adalar için bir eylem planı oluşturması ve balıkçılıkta fosil yakıtlara olan bağımlılığın azaltmasına yardımcı olacak önlemler alınması istendi. Bununla birlikte, Parlamentodaki Yeşiller Grubu, sektörde devlet teşvikinin arttırılmasının daha güçlü motora sahip çevre dostu olmayan yakıt kullanımını teşvik edeceği ve balık kaynaklarının tahribatına yol açacağını savunuyor. Yeşiller, balıkçılığın daha enerji etkin ve çevre dostu uygulamalar ile teşvik edilmesi gerektiğini vurguluyor. Daha önce asgari yardım tavanın arttırılmayacağına ilişkin bir açıklama yapan Avrupa Komisyonu’nun Balıkçılıktan sorumlu Üyesi Maria Damanaki ise balıkçılık sektörünüm içinde olduğu durumun farkında olduğunu ve yakıt fiyatlarındaki artışa yönelik olarak Avrupa Balıkçılık Fonu’ndan (EFF) faydalanılmasını teşvik ettiklerini duyurdu. Fonun mevcut miktarının %20’sinin kullanıldığını belirten Damanaki, filoların yeniden yapılandırılması ve balıkçılık ürünlerinin değerinin arttırılması için fon önlemlerinin alınması gerektiğini ifade etti. Japonya’dan gelen gemiler için radyasyon sınırı belirlendi Japonya’daki Fukushima nükleer enerji santralindeki kazadan sonra AB limanlarında, Japonya’dan gelen gemilerin radyasyon oranlarının kontrol edilmesi gündeme geldi. Fransa’nın güney doğusunda nisan ayında yapılan incelemede yağmur suyunda radyoaktif madde olan iyot-131 tespit edilmesi sonucunda, AB’li yetkililer, Japonya’dan ileri günlerde daha çok geminin geleceği bilgisini de göz önüne alarak, normal seviye olarak kabul edilmesi gereken radyasyon limitini saatte 0.2 mikroeleğe indirdi. Söz konusu limitin üye devletler için bir bağlayıcı özelliği olmayıp uyum üye devletlerin yetkisine bırakıldı. AB üye devletleri, limanlarına gelen gemilerde söz konusu radyasyon limitini aşan bir oran tespit ettiklerinde konuyu Komisyon’a bildirip, gemilerin temizlenmesini talep edebilecekler. AB, Tunus gemi adamı yeterlilik sertifikalarını tanıdı Avrupa Birliği (AB), Tunus devleti tarafından verilen gemi adamı yeterlilik belgelerinin tanınması hakkındaki kararını, 27 Nisan 2011 tarihli Resmi Gazete’de açıkladı. Gemi adamlarının asgari eğitim seviyesi hakkındaki 2008/106/AB sayılı Yönerge’ye göre; AB Üye Devletleri, AB üyesi olmayan üçüncü ülkelerin Eğitim, Sertifikalandırma ve Vardiya Konvansiyonu’nun (STCW) gereklerini yerine getirmesi ve Komisyon’un da onaylaması halinde, bu ülkeler tarafından verilen gemi adamı yeterlilik sertifikalarının denkliğini kabul edebilmektedir. Konu hakkında Fransız yetkililerin 2006 yılında yaptıkları başvuruyu değerlendiren Avrupa Komisyonu, Avrupa Deniz Emniyeti Ajansı’nın (EMSA) da yardımıyla Tunus’taki gemi adamı eğitim, öğretim ve sertifikalandırma sistemini değerlendirmiş ve tespit edilen eksiklerin giderildiğini ve ıslah edici faaliyetlerin yürürlüğe konulduğunu gösteren kanıtları Komisyon’a sunmasını 2009 yılında talep etmişti. Komisyon, Sri Lanka tarafından verilen gemi adamı yeterlilik sertifikalarını 2010 yılında tanırken, ülkenin STCW’ye uymadığı gerekçesi temelinde Gürcistan tarafından verilen yeterlilik sertifikalarını tanımayı reddetmişti. Avrupa Birliği Tuna Stratejisi hakkında toplantı Avrupa Birliği’nin (AB) Tuna Bölgesi’ne yönelik Stratejisi, AB dışişleri bakanları tarafından onaylandı. Proje koordinatörleri, 9 ve 10 Mayıs tarihlerinde Macaristan’ın Gödöllo şehrinde stratejinin fon ihtiyacı, uygulanması ve sonuçları hakkında düzenlenen toplantıda fikir alışverişinde bulundu. Sekiz AB üye devleti (Almanya, Avusturya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovak Cumhuriyeti, Slovenya, Bulgaristan ve Romanya) ve AB dışındaki altı ülkeyi (Hırvatistan, Sırbistan, Bosna-Hersek, Karadağ, Ukrayna ve Moldova) ilgilendiren strateji için ek bir mali kaynağın yaratılması öngörülmemektedir. Konu hakkında açıklamada bulunan Altyapıdan sorumlu Macar Devlet Bakanı Pal Völner, 10 ila 30 milyar arasında değişebilecek maliyetin, AB uyum politikası çerçevesindeki mali kaynaklardan sağlanabileceğini ifade etti. Bölgeler Politikasından sorumlu Avrupa Komisyonu Üyesi Johannes Hahn ise söz konusu strateji hakkındaki taslak eylem planının ve 100’den fazla projenin önümüzdeki iki ay içinde tamamlanacağını ve bölge halkının bu stratejinin günlük yaşantılarındaki etkisini on sene içinde hissedeceklerini belirtti. Bilgilerinize arz ve rica ederiz. Saygılarımızla, Murat TUNCER Genel Sekreter Dağıtım: Bilgi: Gereği - YK Başkan ve Üyeleri Tüm Üyelerimiz (Web)