• Anasayfa
  • |
  • DTO 2009 EKIM AYI AB BÜLTENI

DTO 2009 EKIM AYI AB BÜLTENI

20.10.2009 4457 DTO AB Ekim Bülteni Sirküler No: 468 / 2009 DTO AB Bülteni Ekim 2009 IACS Komisyon’u Rekabet Konusunda İkna Etti Avrupa Komisyonu, 14 Ekim 2009 tarihli kararı kapsamında Uluslararası Klas Kuruluşları Birliği’ne (IACS) yönelik rekabet soruşturmasını sona erdirdi. IACS’den aldığı taahhütler doğrultusunda, birliğin faaliyetlerinin rekabet açısından sakınca teşkil etmeyeceğine ikna olan Komisyon, bu taahhütlerin yerine getirilmemesi durumunda IACS’ye yıllık cirosunun % 10’u tutarında ceza verme yetkisine sahip bulunuyor. Dünyadaki en büyük 10 klas kuruluşunun üye olduğu IACS’in kuralları yeni üyelerin katılımını kısıtlıyor, ayrıca, birliğe üye olmayan kuruluşların çalışma grubu toplantılarına katılımına imkan tanımıyordu. Komisyon’un, bu durumun piyasaya girişi engelleyeceği şüphesiyle, soruşturma başlatmasının ardından IACS söz konusu kurallarda bir takım değişiklikler önerdi. Geçtiğimiz yaz, ilgili taraftların görüşüne sunulan bu öneriler şu hususları kapsıyor: • Üyeliğe ilişkin şeffaf ve tarafsız ölçütlerin belirlenmesi ve bu ölçütlerin ayrımcılık yapılmaksızın uygulanması; • Birlik üyesi olmayan klas kuruluşlarına IACS içerisindeki teknik çalışma grubu toplantılarına katılma hakkı tanınması; • Tüm IACS kararlarının ve bu kararlara ilişkin teknik ayrıntıları içeren belgelerin Birlik üyeleri ile eş zamanlı olarak kamunun erişimine açılması; • Üyelik başvurusu, üyeliğin durdurulması veya iptali; çalışma gruplarına katılım; teknik belgelere ve kararlara erişim gibi konularda anlaşmazlıkları ele alacak bir bağımsız kurulun oluşturulması. Sektörde ilgili taraflara danışılmasının ardından söz konusu önerileri rekabete ilişkin endişelerin giderilmesi açısından yeterli bulan Komisyon’un almış olduğu karar, rekabet kurallarının ihlal edilip edilmediğine dair bir hüküm içermiyor. Ancak Komisyon; IACS’in taahhütlerini yerine getirmemesi durumunda, rekabet ihlali olup olmadığına bakılmaksızın Birliğe ceza verme yetkisine sahip. Komisyon İtalya’yı Liman Devleti Deneti’mini Uygulamadığı Gerekçesiyle ATAD Nezdinde Dava Ediyor Avrupa Komisyonu, İtalya’nın liman devleti denetimine ilişkin 1995/21/AT sayılı Yönerge’nin şartlarını yerine getirmediği gerekçesiyle, Avrupa Adalet Divanı’na (ATAD) başvurma kararı aldı. Avrupa Deniz Güvenliği Ajansı (EMSA) tarafından yapılan denetimlerin sonucuna dayanılarak alınan bu karar ile konu ATAD’a taşınmış oldu. 1995/21/AT sayılı Yönerge liman devleti mercileri tarafından gemilerin denetimine ilişkin standartların uyumlaştırılmasını öngörüyor. EMSA yetkilileri tarafından yapılan denetimler neticesinde İtalya’daki yetkililerin tutulan gemilerde yapılan denetimlerin masraflarını tümüyle gemi sahiplerine (veya işletmeci/temsilcilerine) yansıtmadıkları anlaşıldı. Avrupa Komisyonu, geçtiğimiz aylarda bu konuya ilişkin olarak, İtalya’ya gerekçeli görüş (ATAD’a başvuru öncesinde yapılan son uyarı) göndermişti. 1995/21 sayılı Yönerge, ilk olarak 2002 yılında 2002/84/AT sayılı Yönerge ile tadil edilmiş ve son olarak ERIKA 3 Deniz Güvenliği paketi kapsamında kabul edilen 2009/16/AT sayılı Yönerge ile yeniden düzenlenmişti. Mevcut düzenlemenin yerine geçecek olan 2009/16/AT sayılı Yönerge’nin 1 Ocak 2011 tarihinde yürürlüğe girmesi bekleniyor. Konsey Yolcu Hakları Konusunda Uzlaştı 9 Ekim 2009 tarihinde Lüksemburg’da biraraya gelen AB Ulaştırma Bakanları Konseyi içsu yolu ve denizlerde seyreden gemilerin yolcularının haklarına ilişkin taslak yönetmelik üzerinde uzlaştı. Yeni düzenleme kapsamında; seferde gecikme veya iptal söz konusu olduğunda yolcuların bilgilendirilmesi, bu kişilere yardım sağlanması ve tazminat ödenmesine ilişkin ayrıntılı koşullar yer alıyor. Konsey içerisinde tartışmalara yol açan Yönetmelik AB sınırları içerisinde ve AB ülkelerine deniz yolu ile yolcu taşımacılığı hizmeti veren şirketleri kapsıyor. Yolcu sayısı 36’dan az olan, mürettebatı ise 3 kişiden daha az olan ve tek yön 500 metreden az mesafe kat eden gemiler düzenleme kapsamına girmiyor. Düzenleme özetle şu hususları içeriyor: Seferde gecikme veya iptal olması durumunda yolcular bilet ücretini geri alabilecek bunun yanı sıra yaşadıkları gecikme süresi ile orantılı olarak bilet ücretinin % 25’i, % 50’si veya % 100’ü oranında tazminat talep edebilecekler. Seferde gecikmenin 2 saati aşması durumunda şirket yolculara yemek servisi yapmakla yükümlü olacak. Seferin iptal olması durumunda firma yolcuların 1 gecelik barınma ihtiyacını karşılamakla yükümlü olacak ancak burada ödenecek olan bedel yolcu başına 120 Euro’yu geçmeyecek. Firma yetkilileri engelli yolculara gerekli yardımı sağlayacak ve bunun için eğitim alacaklar. Kabul edildiği tarihten üç yıl sonra yürürlüğe girmesi öngörülen yönetmelik 300 gross ton’un altındaki gemiler için 2 yıl geçiş süresi öngörüyor. Avrupa Komisyonu Liner Konsorsiyumlara Yönelik Yeni Blok Muafiyeti Yönetmeliğini Kabul Etti Avrupa Komisyonu liner taşımacılık hizmeti veren konsorsiyumlara yönelik blok muafiyeti yönetmeliğinin süresini uzattı. Söz konusu sektöre, AT Antlaşması’nın rekabete ilişkin hükümlerinden (bkz. 81. Madde) muafiyet sağlayan ve hali hazırda 823/2000/AT sayılı yönetmelik çerçevesinde düzenlenen rejimin süresi 2010 yılı Nisan ayında doluyor. Muafiyetin süresini 2015 yılı Nisan ayına kadar uzatacak olan yeni yönetmelik, kapsam ve pazar payı eşiklerine ilişkin bazı değişiklikler içeriyor. Ortak kargo taşımacılığı hizmeti sağlamak üzere bir araya gelen gemicilik şirketlerinin imzaladıkları anlaşmalar konsorsiyum olarak adlandırılıyor. Söz konusu anlaşmalar, hizmetlerin iktisadi açıdan akılcı yollarla sağlanmasına imkan tanıyor. Komisyon tarafından ilk olarak 1995 yılında kabul edilen ve izleyen yıllarda (2000 ve 2005) iki defa yenilenen Blok Muafiyeti Yönetmeliği, liner gemicilik hizmetlerinin ortak olarak işletilmesini amaçlayan konsorsiyum anlaşmalarına, belirli kurallar çerçevesinde (örneğin fiyat sabitlemenin yasak olması gibi) , AT Antlaşması’nın işletmeler arası uyumlu eylem ve anlaşmalara yasak getiren 81. Maddesi’ne yönelik olarak istisna sağlıyor. 2010 yılı Nisan ayında yürürlüğe girecek olan yeni düzenleme, eskisinden farklı olarak, tüm liner kargo hizmetlerini (konteynerli ve konteynersiz) kapsıyor. Yeni yönetmelik, ayrıca, muafiyet kapsamına giren şirketlere yönelik pazar payı eşiğini %35’ten %30’a düşürüyor. Yönetmelik buna ilaveten, konsorsiyumdan ayrılmak isteyen üyelere yönelik hükümler de içeriyor. Komisyon blok muafiyeti rejiminin gözden geçirilmesi kapsamında ilk olarak 2007 yılında bir pazar araştırması yapmış, daha sonra, 2008 yılı sonunda ilgili taraflara yönelik bir istişare süreci başlatmıştı. Yeni Marco Polo Programı’nın Çerçevesi Belirlendi Avrupa Komisyonu, sürdürülebilir ulaştırma projelerine yönelik destek programı Marco Polo çerçevesinde yeni döneme ilişkin koşulları belirledi. Bu çerçevede programın kapsamı genişletilirken, proje tamamlama süreleri gibi hususlarda da esneklik sağlandı. 2003 yılından bu yana uygulanan Marco Polo adlı program kara yolu taşımacılığı üzerindeki yükü azaltmaya ve alternatif taşımacılık metotlarına yönelik projelere mali destek sağlıyor. Programın uygulanacağı yeni dönem çerçevesindeki koşullar kapsamında yapılan değişikliklerden en önemlisi proje eşiklerini içeriyor. Bu çerçevede kara yolları üzerindeki trafiği iç su yollarına taşımayı amaçlayan projelere yönelik eşiklerin düşürülmesi, bu sayede, küçük işletmelerin başvuru şanslarının artırılması öngörülüyor. Ayrıca söz konusu projeler kapsamında destek başvurusu için konsorsiyum olma koşulu da kaldırılıyor. Ayrıca, projelerin tamamlanma sürelerine de esneklik tanınıyor. 2013 yılına kadar sürecek olan 2. Marco Polo Programı’nın bütçesi 450 milyon Euro olarak öngörüldü. Kıbrıs’ta Devam Eden Görüşmeler Yavaş İlerliyor Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında 2008 yılının Eylül ayından bu yana adada çözüm için devam eden müzakereler yavaş bir hızda ilerliyor. Avrupa Birliği, adada iki toplum arasında 2009 yılı sonuna kadar çözüme ulaşılması için çağrıda bulunmuştu. Türkiye’nin, müzakere sürecinin Birleşmiş Milletler gözetiminde sürdürülmesi talebini müteakip, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Sekteri Ban Ki-Moon ile görüşmüş kendisinin müzakerelerin içinde yer alması talebini iletmişti. Kuzey ve Güney Kıbrıs arasında mevcut 6 müzakere başlağının 3’ünde ilerleme kaydedildiği belirtiliyor. Aynı zamanda, 2 konu üzerinde görüşmelerin gelecek bir tarihe ötelendiği ve 1 konuda ihtilaf bulunduğu kaydediliyor. İki toplum; “yönetim ve güç paylaşımı”, “Avrupa Birliği ile ilişkiler” ve “ekonomi” başlıklarında sınırlı anlaşmaya varmakla birlikte, “mülkiyet” iki toplum arasında en ihtilaflı konuyu teşkil ediyor. “Güvenlik ve garantiler” ve “toprak” konuları ise görüşmelerin gelecek bir tarihe ertelendiği konular. Son olarak 15 Ekim’de bir araya gelen KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas; “yürütme” konusunda her iki toplumun önerilerini görüştü. Liderler bir sonraki görüşmede “dış ilişkiler” başlığını ele almak üzere; 21, 22 ve 27 Ekim ile 2 ve 6 Kasım tarihlerinde yeniden bir araya gelecek. Bununla birlikte, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun, Kuzey ve Güney Kıbrıs arasındaki müzakereler kapsamında Avusturyalı diplomat Leopold Maurer’i özel temsilci olarak atadığı bildirildi. AB’nin doğrudan müzakerelerin içinde olmamasından dolayı Maurer’in BM Genel Sekreteri’nin Özel Danışmanı Alexander Downer’a danışman ve yardımcı olarak görev alması bekleniyor. Lizbon Antlaşması’nı Onaylamayan Tek AB Üye Ülkesi Çek Cumhuriyeti Kaldı Avrupa Birliği karar alma mekanizmalarının daha etkin bir şekilde çalışmasını öngören ve Birliğin yeni Anayasası olarak da görülen Lizbon Antlaşması son olarak İrlanda ve Polonya tarafından onaylandı. İrlanda’nın, diğer AB ülkelerinden farklı olarak Antlaşma’yı refeduma sunması kararı ardından, İrlanda halkının oyu AB’de bir süredir endişe ile bekleniyordu. %58 katılım ile Ekim ayının ilk haftasonu gerçekleştirilen referandumda, halkın %67,1 “evet” oyu sonucu İrlanda da Antlaşmayı onaylamış oldu. Aynı şekilde, egemenlik kaygısı ile bir süredir Antlaşma’ya imza atmayan Polonya Cumhurbaşkanı Lech Kaczynski ise 10 Ekim’de Antlaşma’yı imzaladı. Bu sayede, 27 AB üye ülkesinden Lizbon Antlaşması’nı henüz onaylamayan tek ülke Çek Cumhuriyeti kaldı. Çek Parlamentosu’nun kabulüne rağmen, Çek Cumhurbaşkanı Vacalav Klaus, Çek Yüksek Mahkemesi’ne Senato’dan yapılan itirazlar temelinde Antlaşma’nın onayını halihazırda bekletiyor. Antlaşma’nın yürürlüğe girmesi için 27 AB ülkesi tarafından onaylanması gerekiyor. Fransa ve Almanya gibi AB’de ağırlığı olan ülkeler ise Lizbon Antlaşması’nın en geç 2010 yılı başında yürürlüğe girmesi için gişimlerini sürdürüyor. Avrupa Komisyonu Başkanlığı’na Yeniden Jose Manuel Barroso Seçildi Avrupa Parlamentosu, Avrupa Komisyonu Başkanlığı’na önümüzdeki beş yılık yeni faaliyet dönemi çerçevesinde yeniden Jose Manuel Barroso’yu seçti. Barroso, 16 Eylül 2009 tarihinde gerçekleştirilen AP Genel Kurulu’nda 219 oya karşı 382 oy ile AB vekillerinin onayını almış oldu. Son olarak geçtiğimiz Temmuz ayında gerçekleştirilmesi beklenen Genel Kurul oylaması; AP içinde en büyük çoğunluğu oluşturan Hristiyan Demokratlar Grubu’nun Barroso’ya tam desteğine rağmen; Yeşiller, Sosyalistler ve Liberal Demokratların girişimleri sonucu ertelenmişti. Hristiyan Demokratlar’a mensup Portekiz asıllı Jose Manuel Barroso’nun, Türkiye’nin AB üyeliği bağlamında, grup içerisindeki karşıt görüşlere karşın bir denge unsuru oluşturması bekleniyor. Jose Manuel Barroso, yakın gelecekte, 26 kişiden oluşan Avrupa Komisyonu’nun yeni üyelerini belirleyecek. Almanya’da Seçimlerin Ardından Türkiye’nin AB Üyeliği Görüş Ayrılığı Yaratıyor Angela Merkel’in yeniden Almanya Şansölyesi seçilmesinin ardından Hristiyan Demokratlar (CDU/CSU) ve Liberaller arasında (FDP) başlayan koalisyon hükümeti kurma görüşmelerinde Türkiye’nin AB üyeliği tartışma konusu oldu. Horst Seehofer’in başkanlık ettiği CSU’nun, yeni hükümet programı çerçevesinde Türkiye’nin tam üyeliğine Almanya’nın karşı tavır alması talebi, Almanya’nın yeni Dışişleri Bakanı olması beklenen FDP Başkanı Guido Westerwelle tarafından reddedildi. Westerwelle, Türkiye’nin gelecek dört yıl içerisinde AB üyeliğinin konu olmadığını bu sebeple Almanya’nın bu konuda açık bir pozisyon belirlemesinin gerekli olmadığını ifade etti. Aynı şekilde, yakın zamanda görevinden ayrılacak, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen (SPD) yaptığı açıklamada; Türkiye’ye bir şans verilmesini isteyerek yeni Alman hükümetinin Türkiye’nin Batı’dan uzaklaşmasının sorumlusu olmak istemeyeceğini savundu. Avrupa Komisyonu Türkiye 2009 İlerleme Raporu’nu Açıkladı Avrupa Komisyonu’nun bu yıl 14 Ekim tarihinde açıkladığı düzenli Türkiye İlerleme Raporu, Türkiye’nin AB müktesebatına uyumu çerçevesinde, ülkenin son bir yılda gerçekleştirdiği siyasi ve ekonomik reformları değerlendirerek mevcut uyum kapasitesinin resmini ortaya koyuyor. 93 sayfalık rapor; Türkiye’nin bölge günveliği, Avrupa’nın enerji güvenliği ve uygarlıklar arasındaki diyaloğun geliştirilmesi kapsamında önemine vurgu yaparken, aynı zamanda suç örgütü Ergenekon’a karşı açılan dava, Türkiye ve Ermenistan arasında son dönemdeki yakınlaşma ve demokratik açılım konularında Ankara’nın girişimlerine destek veriyor. Komisyon bununla birlikte; özellikle, ifade ve basın özgürlüğü, sendikal haklar, dini azınlık hakları, kültürel haklar ve kadın-erkek eşitliği konularında Türkiye’nin eksikliklerine dikkat çekerek bu husularda Türkiye’nin gerekli reformları yapması için çağrıda bulunuyor. İlerleme Raporu, “Türkiye’nin 1980 askeri darbesi sonrası oluşturulan Anayasası’nı değiştirmesinin gerektiği konusundaki farkındalığın giderek arttığını“ belirterek, 1980 Anayasası’nın tadil edilmesi kapsamındaki gereğe dikkat çekiyor. Raporda ayrıca, asker ve sivil ilişkilerinde kısmi bir gelişme sağlandığı, ancak, ordu mensuplarının yetkileri dışında konularda görüş dile getirmeye devam ettikleri vurgulanıyor. Kürt meselesi kapsamında, terörün sürmesine rağmen, hükümetin kültürel, siyasi ve ekonomik alanlarda, Kürt sorunuyla ilgili geniş bir kamuoyu istişaresi başlattığı not edilirken genel olarak kültürel haklar kapsamında somut adımların beklendiği belirtiliyor. Dini azınlıklara ilişkin olarak ise dini özgürlüklere pratikte tam saygı gösterilmesi çağrısında bulunuluyor. İfade ve basın özgürlüğü de raporda ele alınan konular arasında. Rapor, Doğan Grubu’nun vergi borçlarına ilişkin olarak; Doğan Medya Grubu’na karşı açılan iki ayrı vergi soruşturması kapsamında kesilen cezaların, grubun mali kapasitesini görmezden geldiğini ve bu durumun pratikte basın özgürlüğünü etkilediğini ifade ediyor. Medya üzerindeki siyasi baskı ve yasal belirsizliklerin basın özgürlüğünü etkilediğini kaydediyor. Türkiye’nin son bir yılda dış politikada göstermiş olduğu diplomatik girişimleri öven rapor, özellikle Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi, Nabucco boru hattının inşası için 2009 yılı Temmuz ayında imzalanan anlaşma, Türkiye’nin Kafkaslar, Ortadoğu ve diğer bölgelerde istikrar kapsamında başlattığı girişimlere vurgu yapıyor. Bununla birlikte, Yunanistan ile iyi komşuluk ilişkilerinin anahtar önemine değiniyor. Aynı zamanda, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın; partiler ve sivil toplum arasında diyaloğu artırıcı çalışmaları, AB reformlarının hızlandırılması ve Irak ziyareti çerçevesinde Kürt meselesi kapsamında katkıları raporda değinilen diğer konular arasında yer alıyor. Raporun sonuç bölümü; özellikle, Türkiye’nin, Ankara Antlaşması’nın Ek Protokolü’nü 2004 yılında AB’ye üye olan tüm ülkeleri kapsayacak şekilde yürürlüğe halen koymamış olduğuna dikkat çekiyor. İlgili Ek Protokol’ün yükümlüklüleri kapsamında; 2008 yılında Avrupa Konseyi, Türkiye’den Güney Kıbrıs gemi ve uçaklarına limanlarını 2009 yılı sonuna kadar açması çağrısında bulunmuş, askıya alınan sekiz müzakere başlığının seyrini Türkiye’nin atacağı adıma bağlamıştı. Türkiye 2009 İlerleme Raporu; Kıbrıs Türk ve Rum liderler arasında BM gözetiminde devam eden barış görüşmelerine destek verirken Türkiye’nin Güney Kıbrıs ile ilişkilerini normalleştirmesi kapsamında özellikle malların serbest dolaşımı çerçevesinde herhangi bir girişiminin henüz bulunmadığını vurguluyor. Bununla birlikte, rapor, Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nin baskılarına rağmen bu konuda Türkiye’ye karşı alınacak ilave bir yaptırım önermiyor. Ajanda 5 Ekim -Tarım Bakanları Konseyi -AB’nin Askeri Komitesi Çalışma Grubu -AB’nin Sivil Kriz Planlama Komitesi -AB’nin Siyasi ve Askeri Grubu toplantısı 6 Ekim -AB-Brezilya Zirvesi -AB’nin Siyasi ve Güvenlik Komitesi toplantısı -AB’nin Askeri Komitesi Çalışma Grubu toplantısı 7 Ekim -Coreper I -AB Bütçe Komitesi 8 Ekim -Coreper II -AB Ulaştırma Bakanları Konseyi -AB-Avustralya Bakanlar Troykası -AB’nin Siyasi ve Güvenlik Komitesi 9 Ekim -AB Ulaştırma Konseyi -AB’nin Askeri Komitesi Çalışma Grubu toplantısı 12 Ekim -AB’nin İstihdam, Sosyal Politika, Sağlık ve Tüketici İşleri Konseyi 13 Ekim -AB’nin mali çıkarları ve ekonomik suçlarla mücadele adlı konferans, Stockholm, 13-14 Ekim -AB Konseyi’nin Bütçe Komitesi toplantısı 14 Ekim -Avrupa Komisyonu Türkiye için İlerleme Raporu’nu açıklayacak -AB’nin gayri resmi Rekabet Bakanları Konseyi, Umea, İsveç -Coreper I -Coreper II 16 Ekim -AB’nin Siyasi ve Güvenlik Komitesi -Coreper I -Coreper II 19 Ekim -AB’nin Tarım ve Balıkçılık Bakanları Konseyi -AB’nin gayri resmi Rekabet Bakanları Konseyi, Umea, İsveç -Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu (19-22 Ekim) -AB’nin Euro grubu toplantısı 20 Ekim -AB’nin Ekonomi ve Mali İşler Bakanları Konseyi -AB’nin Tarım ve Balıkçılık Konseyi -AB’nin Siyasi ve Güvenlik Komitesi toplantısı 21 Ekim -AB Çevre Bakanları Konseyi -Coreper II -AB’nin Siyasi ve Güvenlik Komitesi toplantısı 22 Ekim -Avrupa Kalkınma Günleri (22-24 Ekim) -Coreper II 23 Ekim -AB’nin Adalet ve İçişleri Konseyi -Coreper I 26 Ekim -AB’nin Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi -AB Konseyi’nin Bütçe Komitesi toplantısı 27 Ekim -AB’nin Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi 28 Ekim -Coreper I -AB’nin Siyasi ve Güvenlik Komitesi toplantısı -AB’nin Bütçe Komitesi toplantısı 29 Ekim -AB’nin Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi -Üçlü Sosyal Zirve 30 Ekim -AB’nin Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi 3 Kasım -AB’nin Siyasi ve Güvenlik Komitesi toplantısı -Ortadoğu Çalışma Grubu toplantısı -AB’nin genişleme süreci içinde yer alan aday ülkelerle ilgili çalışma grubu 4 Kasım -Coreper I -Coreper II -AB’de Tüketici Hakları Konferansı, Stockholm Bilgilerinizi arz ve rica ederiz. Saygılarımızla, Murat TUNCER Genel Sekreter Dağıtım: Bilgi: Gereği - YK Başkan ve Üyeleri Tüm Üyelerimiz (Web) - YK Yedek Üyeleri